Monday, 6 August 2018

Havalandırma Sistemi Ve İşlevi

Havalandırma Sistemleri 

 Yapıların yaşanılabilir alanlar olarak kullanılmasında sürekli olarak temiz hava akımına sahip olması gerekmektedir. Bu ihtiyaca cevap olarak geliştirilen havalandırma sistemleri etkin bir şekilde kullanılabilmektedir. Tüm yaşam alanlarının temiz havaya sahip olması için havalandırma sisteminin kullanılması ile mümkün olmaktadır. Havalandırma sistemi ile mekanın hava sirkülasyonu sağlanmaktadır.

 Havalandırma Tesisatı 

 Farklı teknikler kullanılarak havalandırma yapılabilmektedir. Bu farklılık ise havalandırma kullanılacak alana göre, temiz hava ihtiyacına göre oluşturulmaktadır. Geniş kullanıcı kitlesine sahip olan yerlerde de daha küçük kullanım alanlarında da doğru havalandırma tesisatı kullanılarak istenilen temiz havanın sürekliliği sağlanabilmektedir. Kullanım alanına uygun havalandırma tesisatı uygulaması ile konforlu, güvenli ve de sağlıklı bir yaşam alanının oluşturulması mümkün olmaktadır. 

http://www.mantekhavalandirma.com

0212 951 02 65

Sunday, 8 September 2013

Atık Pil ve Akümülatörleri Kontrolü Yönetmeliği ve Oyak-Renault Otomotiv Fabrikası Katı Atık Yönetimi


Katı Atık Yönetimi dersi kapsamında hazırlanan bu çalışma kapsamında Atık Pil ve Akümülatörleri Kontrolü Yönetmeliği ayrıntısıyla incelenmiş ve Oyak-Renault Otomotiv Fabrikası Katı atık yönetim stratejisi araştırılmıştır..
           Atık Pil ve Akümülatörlerin yönetmeliği kapsamında yönetmeliğin amaç, kapsam, hukuki dayanak, ilgili kurum ve kuruluşların görev yetkileri, taşıma , geri kazanım, geçici depolama ve lisans şartları incelenmiştir.
           Oyak-Renault Otomotiv Fabrikasının ilk önce genel bir proses tanıtımı yapılmış ardından ise üretimden kaynaklanan atık çeşitleri ve bu atıkların nihai bertarafına kadar olan süreç araştırılmışt

Atık Pil ve Akümülatörleri Kontrolü Yönetmeliği ve Oyak Renault Otomotiv Fabrikası Katı ve Tehlikeli Atık Yönetim Planı ile ilgili yapılan bu çalışma hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz formu doldurarak  benimle irtibata geçebilirsiniz.

Monday, 31 December 2012

Ozon Oksidasyonu ile Dezentegrasyon


Dezentegrasyon;



Arıtma çamuru dezentegrasyonu, dış gerilmeler uygulanarak arıtma çamuru yapısının deforme
edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel, kimyasal veya biyolojik kuvvetler uygulanarak
dezentegrasyon gerçekleştirilebilmektedir. Dezentegrasyon işlemi çamurun pek çok özelliğini değiştirmektedir (Müller vd., 2004). Bu işlem uygulandığında, çamur flok yapısı bozulmakta ve mikrobiyal hücre duvarları tahrip edilmektedir. Hücre duvarının parçalanması ile hücre duvarı tarafından korunan maddeler sıvı faza geçmekte, çözünür forma dönüşmektedir. Dezentegrasyon işlemi, çamur çürüme işlemi ile karıştırılmakla birlikte, mekanizması itibariyle sadece organik maddenin indirgenmesi işlemini kapsayan çürüme işleminden oldukça farklı ve daha ileri bir arıtma tekniğidir. Dezentegrasyon süresince çamura uygulanan kuvvetlerin etkisiyle çamurdaki partikül boyutunda önemli ve ani bir düşüş meydana gelmektedir. Partikül boyutundaki bu değişimin başlıca nedeni çamur içindeki flok yapının bozulmasıdır. Dezentegrasyon mekanizmasının diğer bir aşaması olan hücre parçalanmasının partikül boyutu üzerine bir etkisi bulunmamaktadır. Çünkü dezentegrasyon nedeniyle parçalanmış hücre duvarı boyutu ile parçalanmamış hücre boyutları arasındaki partikül boyutu farkı, partikül boyutu analizörü ile tanımlanamayacak kadar küçüktür. Partikül boyutundaki azalma genellikle partikül hacmindeki azalma ile ilişkili olarak artan yüzey alanı sebebiyle çamur içindeki katıların daha kolay hidroliz olmasını sağlamaktadır (Müller vd., 2004). Etkin bir dezentegrasyon sonucunda çamur bünyesindeki organik maddelerin büyük bir kısmı sıvı faza geçmekte, sıvı faza geçemeyen katı çamur partikülleri ise büyük oranda inorganik maddeleri içermekte ve bu sebeple dezentegrasyon uygulanmış arıtma çamurları susuzlaştırma sonrasında daha yüksek katı madde içeriklerine ulaşmaktadırlar (Müller, 2003).

Monday, 1 October 2012

Batık Membran Fotoreaktör

İleri Oksidasyon Prosesleri, Atıksu ve İçme sularının dezenfeksiyonu ve arıtılmasında kullanılan en yeni yöntemlerden biridir. Özellikle katalist madde olarak titanyum dioksitin kullanıldığı ve foton kaynağı olarakda Güneş yada UV ışınlarının kullanıldığı pek çok sistem özellikle son yıllarda artan bir hızla tasarlanmaktadır. Bu yazıda kısaca Batık Membran Tipi Fotoreaktörlere değinmeye çalışacağım.




Hibrid fotokatalitik membran reaktörler genellikle Fotokatalitik membran reaktörler olarak bilinirler(PMR). Membran sistemler hibrid prosesler oldukları için fotokatalitik reaktörlerle çeşitli şekillerde kullanılabilirler. Batık tasarlanmış membran reaktörlerde iki farklı reaksiyon tabakası bulunur. Reaktör içerisindeki TiO2 içeren bölme hareketli bir parçadır ve çıkarılabilir. Eski tasarımlarda fotokatalist maddeler membran üzerinde bulunabildikleri gibi reaksiyon suyunda askıda halde de bulunabilirler.
Batık membran reaktörler fotokatalist madde kaybı olmadan sürekli olarak çalıştırılabilirler. Aynı zamanda su seviyesi kontrol edilebilir. Reaksiyon suyu içerisindeki farklı organik maddeler batık membran bariyerine çarparak buradaki fotakatalitik destekli sistemde okside edilirler.
Fotokatalitik maddelerin immobolize halde bulunduğu batık membranlarda fotokatalitik reaksiyonlar membran yüzetinde ya da membran içerisindeki porlarda gerçekleşir. Çıkış suyunda hedeflenen koloidal madde büyüklüğüne göre Mikrofiltrasyon ya da nanofiltrasyon sistemleri kullanılabilir. 0.1-5 mikrometre arası çaplardaki koloidal maddelerde mikrofiltrasyon kullanılır. Daha önce kullanılan immobolize batık reaktörlerde süspanse batık reaktörlere göre daha yüksek verimde kontaminant madde oksidasyonu yapıldığı raporlanmıştır. Ancak bununla birlikte UV ışığı ve hidroksil radikalleri ile birlikte aynı zamanda membran zarı yapısınıda da şiddetli bozulmalar olabildiği rapor edilmiştir. Bu sebepten dolayı fotokatalitik maddelerin süspanse halde bulunduğu sistemlerin kullanımının daha yararlı olacağı belirtilmiştir.
Bu tarz batık membran reaktörler ile su fazı içerisinde okside edilebilecek maddeler litaratürde şöyle sıralandırılmıştır; fulvik asitler, boyalar, fenoller ayrıca gri sular ve nehir sularıda bu sistemler arıtılabilirler.


Bu tarz sistemlerdeki önemli sorunlarda biri filtrasyon basıncıdır. Bu sorun filtrasyon hızını ve işletme maliyetlerinide etkilemektedir. Küçük boyutlarda fotokatalist maddelerin kullanımının işletme maliyetlerini arttırdığı bilinmektedir. Hem MF hemde UF membarn filtrasyonunda çok küçük çaplı katalist madde kullanımı filtre kirlenmesine ve filtrenin yeniden kullanımının zorlaşmasına sebep olmaktadır. Fu ve arkadaşları (2006) membran gözeneklerinde tıkanmaya neden olmayan ve daha uzun ömürlü membran kullanılmasına sağlayan küresel TiO2 parçacıkların kullanılması önermektedirler. Ayrıca yüzey yükleri özellikleri ilede katalist parçacıklarının membran yüzeylerini tıkaması engellenebilir. Xi and Geissen (2001) izoelektrik noktadaki TiO2’ leri çeşitli pH’ larda çapraz akışlı MF’ da kullandıklarında düşük bir akış meydana geldiğini gözlemlemişlerdir. TiO2’ nin koagulasyonu ve flokülasyonu pH tarafından kontrol edilir, buda akıyı etkiler. Bu işletim sorunu TiO2’ nin uygun izoelektrik noktasında PH’ ı sabitlemek için uygun elektrolitlerin suya eklenmesi ile giderilir.
Uygulama alanındaki farklılıklar, kullanılan ışık kaynağı ve miktarı ile fotokatalist maddelerin kullanım şekline bağlı olarak çeşitli tiplerdeki fotokatalist reaktörler kullanım alanı bulabilmektedirler.

Saturday, 29 September 2012

İçme Suları Dezenfeksiyonu-Kimyasal Yöntemler


Kimyasal yöntemlerle dezenfeksiyon işleminde yükseltgeme eğilimi yüksek olan aktif kimyasal maddeler yardımı ile su kaynakları içersinde bulunan mikroorganizmaların öldürülmeleri ve inaktive edilmeleri temel amaçtır.
Genellikle dezenfeksiyon için tercih edilecek kimyasal maddeden ideal bir dezenfektanın taşıması gerekli özelliklerin büyük kısmına sahip olması beklenir. Bu özellikler arasında en fazla arananlar, hızlı ve etkili olması, toksik olmaması, organik maddelerle inaktive edilmemesi, ucuz olması, uygulanacağı eşyaya zarar vermemesi ve çevreye zarar vermemesidir.
Dezenfeksiyonu etkileyen faktörlerin iyi bilinmesi; bu konudaki doğru seçimin ve uygulamanın yapılmasını dolayısıyla da enfeksiyon riskini minimize etmeyi sağlar. Bunlar; dezenfektanın tipi, kullanım konsantrasyonu, temas süresi, ortamın pH’ı, ısısı, ortamda organik maddelerin varlığı ve miktarı, nesnenin yapısı, nisbi nem ve suyun sertliği ile mikroorganizmanın yapısı, miktarı, üreme periyodu gibi mikroorganizmaya bağlı faktörlerdir. Dezenfeksiyona maruz kalan nesnenin düzgün, porsuz bir yapıya sahip olması etkiyi artırırken; yüzeylerinde çatlak, por veya eklentinin varlığı uygulamayı olumsuz yönde etkilemektedir.
Kullanılan dezenfektan maddelerin hiç biri tam olarak ideal bir dezenfektan maddenin sahip olması gereken özelliklere tam olarak sahip olamazlar. Ancak buna rağmen günümüzde çok çeşitli maddeler dezenfektan olarak kullanılmaktadır.

Friday, 28 September 2012

Sesntetik Boyaların Mikrobiyal Yöntemlerle Giderimi

Atıksularda Bulunan Mikroorganizmalar ve Sebep Oldukları Hastalıklar


(E.Coli Bakterisinin Temsili Gösterimi)


İnsanların toplu olarak yaşadığı bölgeler atık ve kullanılmış sularla kirlenir. Bu kirli zemin üzerine herhangi bir şekilde düşen yağışlı sular veya kullanılmış sular, zemin içinden süzülerek yer altı suyuna ulaşır. Su doğal eğilimle akıp bir kaynakta son bulur. Böyle bir kaynağı içme ve kullanma suyu olarak kullanan toplum bulaşıcı hastalık tehdidi altındadır.

Suda bulunabilen bazı mikroorganizmalar çeşitli hastalıklara sebep olurlar (Eroğlu, 1995). Aşağıda suda bulunabilecek bazı mikroorganizmaların isimleri ve sebep oldukları zararlar kısaca açıklanmıştır. Ayrıca suda yaşayan mikroorganizma/makroorganizma türlerine göre sebep oldukları hastalıklar Tabloda özetlenmiştir.

  • Sülfür Bakterisi: Suya çürük yumurta kokusu vererek, çok hızlı bir biçimde
            korozyona neden olmaktadır.

  • Shigella: Bakteriyel dizanteriye neden olmaktadır.
  • Campylobacter bacteria: Mide ve bağırsaklarda yaşayarak, ülsere neden
           olmaktadır.

  • Salmonella: Yiyecek zehirlenmelerine neden olmaktadır.
  • Actinomyectes: Suya kötü koku ve tat vermektedir.
  • Vibrio organizmalar: Kolera hastalığına neden olmaktadır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...